Manevi Aydınlanma
- iremiren
- 22 Nis 2022
- 2 dakikada okunur
Manevi aydınlanma ile bir insanın içsel varlığının nihai doğasının kişisel deneyimi yoluyla bilinçli hale gelmesini kastediyorum. Bu içgörü, entelektüel sınırlama duvarı gibi kırılır ve bizi şimdiye kadar görüşümüzden gizlenmiş bir bölgeye getirir. Bu ufuk şimdi o kadar geniştir ki, ruhsal vizyonumuzun varoluşun bütününü araştırmasını mümkün kılar. Cehalet karanlığında el yordamıyla el yordamıyla el yordamıyla el yordamıyla el yordamıyla ilerlediğimiz sürece, bireyselleşmenin eşiğini aşamadık; en keskin ışınları doğanın ve aklın tüm gizemlerini ortaya çıkaran bir ışığın varlığını fark edemezdik. Ruh, ışığın tüm görkemiyle bile kendi içinde parladığını, hatta bu evrensel ışıktan pay aldığını, kendi zeminini kendi dışında ararken sefil bir şekilde hata yaptığını, "Alfa ve Omega, başlangıç ve olan, olan ve gelecek olan son", kendisinden daha fazla veya daha az değildir. Ve ancak bu tür bir aydınlanma yoluyla, en derindeki ruhsal özlemlerimizi ve iniltilerimizi tam olarak tatmin edebiliriz. Bu olmadan din önemini kaybeder,
Böylece dini hayatın temelini oluşturan aydınlanma, tamamen manevidir ve entelektüel değildir. Akıl, doğası gereği görecelidir ve kendi sınırlarını aşamaz. Ne kadar yükseğe uçarsa çıksın dualisttir. Her zaman uğraşacak bir nesneye ihtiyacı vardır ve kendisini asla onunla özdeşleştirmez, çünkü bunu kendini yok etmeden yapamaz. Anlama gerçekleştiğinde "Ben" ve "Ben-olmayan" olmalıdır. Kendine yabancılaşma veya kendini üzerinde çalıştığı nesneden uzak tutma, aklın varlık nedenidir.
Hem en güçlü hem de en zayıf noktasıdır. En güçlü noktası bilim ve felsefede, en zayıf noktası ise dinde ortaya çıkar. Çünkü din, tikeller alemini, sürekli çabalar ve sonsuz çelişkiler alemini kavrayabileceği sentetik bir yetiye ihtiyaç duyar. Din, hayatı olduğu gibi anlamak ve korumak ister, aklın yaptığı gibi onu "parçalamak ve öldürmek" değil. Din göstermek değil görmek ister; doğrudan kendi elleriyle kavramak ve bir ortama güvenmemek; söylemsel olarak değil, sezgisel olarak görmek. Bu nedenle, dini bir ruh tarafından istenen, temsil değil, gerçektir, aydınlanmadır ve yansıma değil; ve bu hiçbir spekülasyon ve hayal gücü ile sağlanmayacaktır.
Zen for Americans, by Soyen Shaku,
Comments